Tabiattan çalışılmış bir resim geliştirilerek bu, soyut bir kompozisyona ulaştırılabilir; bu yapılırken görünen gerçekten gidersek kendiliğinden bir ayrılma olur.
Ve her türlü figüratif anlatımdan sıyrılarak soyut formlar elde edilebilir. Bu konuda Bacon şöyle der :
«Sanat tabiata eklenmiş insandır.»
Bu ifadede sanat, tabiatta görülen gerçekle sınırlandırılmıyor buna, insan ve onun duygu ve akıl yoluyla gerçekleştirdiği soyut kavram ekleniyor, böylece değerli ve asıl olan gerçek ortaya çıkıyor. Sanatta insanı eklemezsek, figüratifte kalmış oluruz. Ve hiç bir zaman günümüzün anlayışına, düşüncesine ulaşamayız.
Eğer çağdaş soyut ressamların eserlerini inceler ve onlarda değerli olan ve bizi kendilerine çeken bir stil veya bir metod bulursak tabiat kompozisyonunun sanatçı tarafından nasıl anlaşıldığını görmeye ve sezmeye başlamış sayılırız.
Böyle aklı ve duyguyu zorlama ycllu bir çalışmayı hiç bir zaman unutmamalı; figüratif bir çalışma eğer, desen hükümleri içinde kalmış ise; o da her zaman moderndir.
Bir hataya düşerek arzu ve irademiz dışında soyut çalışmak, yahut zamanın bu akımına uymak mecburiyeti yoktur. İster figüratif ister soyut çalışmayı benimsemiş olalım.
Figüratif resim ayni zamanda kıymet hükümlerimiz içinde kalıyorsa o soyuttur. Zamanımız düşüncesi sanata normal olarak bir abstraksiyon getirmiştir, istesek de istemesek de abstre görüş olacaktır.
Plastik ifade elemanlarını —çizgi, renk valör— cazibeli bir organizasyon ile bir figüratif resimde de düşünmek soyuttur; soyut yapma şartı yok ama, soyut düşünme şartı vardır.
Şu halde; soyut sanata bilgilerimizi ve tekniğimizi geliştiren bir mecburiyet olarak bakmamalı, çünkü bizim bilgilerimiz her türlü grafik eser için geçerli ve bize faydalıdır.