Eğer gerçek peyzaj her hangi bir elemanının durumunu düzeltmekle desenimizi hafifletiyor, güzelleştiriyorsa bu seçimi, her konu karşısında daima yapmalı ve birleştirici ve seçici olmalı, özellikle pastel ile yaptığımız peyzajlarda konumuzu basitleştirip detaylarla uğraşmamalıyız.
Desen dengesini ‘daima göz önünde bulundurmalı, desenin bir noktasına detayları ve desenin kuvvet çizgilerini toplayarak dikkati bu noktaya teksif edelim. Başlamadan önce nasıl bir netice almak istediğimize ve alâkayı nerede toplayacağımıza kararlı olmalı (yani resmimizi tabiata uzun uzun bakarak önce aklımızda yapıp sonra kararlı bir şekilde çalışmaya geçmeli.)
Tabiatta; nispetler, şekil guruplarının müşterek hareketi, iri parçaların yerleştirilmesi, gibi kompozisyon elemanlarıyla girmeli, bunları aramalı. —Konumuz karşısında ilk tesiri kâğıda çarçabuk desenlemeli— Renk, ton ve kompozisyon desen- lemelerini önceden belirlemezsek işi, şansa veya o andaki ruhi temâyülümüze bırakırsak iyi bir sonuç elde edemeyiz. Ve bilhassa başlamadan önce tabiatın verdiği kompozisyonu küçük bir kâğıda veya eskiz defterimize şematik olarak çizmeyi unutmamalıyız.
Şemada iri şekillerin yerlerini tesbit etmeli, yüzeyi bölen uzun çizgiler bulmalı : Bunları konu verecektir, aklımızdan uydurmayacağız. Ne yapacağımızı bize, biraz kendi içimizi dinlemek suretiyle konu söyleyecektir.
Bu küçük şemamız; çalışmamız son buluncaya kadar rehberimiz olacaktır. Çalışmayla meşgul olduğumuz anlarda güneş ve ışıklar yerli yerinde kalmayacak bir süre sonra gölgeler değişecektir. Bunun için baştan kompozisyonu ve ilk silüeti tesbit eden bu şemaya ihtiyaç vardır.